TheIstanbuler

Karanlıkta (İstanbul) Diyalog

Görmek mi görmemek mi bir engel?

Dokunduğumuz cismin rengini sordu rehberimiz Hayati. Herkes farklı bir renk söyleyince akabinde ekledi, “size cismin gerçek rengini söylemeyeceğim, siz nasıl hayal ettiyseniz gerçek rengi odur”. Yani hayal gücünün sınırı yok. Görmediğimiz zaman o cismin ne renk olduğuna aslında siz karar veriyorsunuz. Yani görmek bazen düşünmemize sınır getiren bir engel bile olabiliyor, işte farkettiğim şeylerden biri bu oldu Karanlıkta Diyalog sergisinde.

Kurucusunun bir kaza sonucu görme becerisini yitirdiği; 30 ülkede, 135 şehirde, 8 milyondan fazla insanın ziyaret ettiği sergi, Aralık 2013’ten beri İstanbul’da Gayrettepe metro istasyonunda yer alıyor. Bu sergi İstanbul’u farklı bir şekilde görmenize imkan sağlayacak. 1,5 saat süren deneyimler için 10’ar kişilik gruplar oluşturuluyor ve görme engelli rehberleriniz eşliğinde içeride yaratılan güvenli ve tamamen karanlık bir ortamda İstanbul’daki gündelik hayatı yaşıyorsunuz. Işıklarda karşıdan karşıya geçiyor; tramvaya, uçağa biniyor; manavda sebze ve meyveleri dokunarak, koklayarak tanıyorsunuz.  Size rehberiniz dışında sadece sopanız eşlik ediyor bu eşsiz deneyimde. Bir de tabi gözleriniz dışındaki tüm duyu organlarınız.

İstanbul’u görmek dışında diğer tüm duyularınızla yeniden keşfediyorsunuz. Kokluyor, dokunuyor, duyuyor ve tadıyorsunuz. Bu keşif sırasında ekipte ilk dakikalarda endişeler yayılıyor; karanlıkta yön bulmaya çalışmak, seslere doğru ilerlemek, nerede olduğunu bilememek insanı tedirgin etmiyor değil. Ancak uzman rehberler bu konuda o kadar iyi eğitimler almışlarki bu tedirginlikleri ortadan kaldıracak telkinler ve yönlendirmelerle size yardımcı oluyorlar. Çok kısa bir süre sonra hiç de tahmin edemediğiniz şekilde ortama alışıyorsunuz. Hala alışamayanlar için acil durum planları da hazır, hiç merak etmeyin. İlk başta 1,5 saat bu şekilde nasıl geçer endişeleri yaşayan herkes serginin sonunda zamanın nasıl çabuk geçtiğini anlayamıyor bile. Orada zaman kavramı sizin ona yüklediğiniz anlamdan ibaret oluyor yine sadece.

Sergiye girerken tüm özel eşyalarınızı ve içeride yansıma yaratabilecek tüm saat vb gibi eşyalarınızı dışarıdaki kilitli dolaplarda bırakıyorsunuz. Yanınıza sadece para almanız yeterli, çünkü içeride bir de Karanlıkta Cafe deneyimi yaşıyorsunuz. Rehberimiz hayat dolu olan Hayati Bey ile kaç yaşında olduğunu tahmin etmeye çalıştığımız, burcunu sorduğumuz, hatta mutlu olup olmadığını merak ettiğimiz bazen düşündüren bazen güldüren bir sohbet etme imkanı da buluyoruz. Bu vesile ile kendisinden bir de Aralık ayı başında Karanlıkta Yemek restaurantının 4.Levent’te yeniden açılacağını öğreniyoruz.

Ancak asıl öğrenimimiz görme engelli vatandaşlarımızın günlük hayatta nelerle karşılaştıkları, görme dışındaki duyuları(mızı)nı nasıl güçlendirdikleri ve hayatı görmek dışında nasıl tanıyabileceğimizi anlatan çok özel bir farkındalık aracı oluyor.

Onlar bu sergi alanında biz onları daha iyi anlayalım ve tedirgin olmayalım diye o kadar güvenli bir ortam yaratmışlarki; ben, biz gören insanların dünyasında onları bu kadar görmezden geldiğimiz için, onlara o güvenli ortamı yaratamadığımız ya da yaratmayanlara bir tepki göstermediğimiz için utanıyorum.

İstanbul’u artık sadece görerek değil; kuvvetlendirdiğiniz diğer duyularınızla yaşamak için bu sergiye gidin ve serginin devamlılığına katkı sağlamanın yanında hayatı gördüğünüz üçüncü bir gözünüz olduğunu kendinize hep hatırlatın.

Okuyucuya not: Bu yazıda resim yok, çünkü görmenin ötesindeki bu deneyimi, siz nasıl hayal ederseniz öyle yaşabilirsiniz.

 

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s

Information

This entry was posted on November 17, 2014 by in Hayat and tagged , , , , , .

Enter your email address to follow this blog and receive notifications of new posts by email.

%d bloggers like this: