Tembel tatili diye birşey varsa kesin Amalfi Coast’ta geçiyor olmalı. Özellikle de ilkbaharda gittiyseniz. Ravello’daki yüksek rakım oksijen çarpması ile uyanmamızın ardından 7 km’lik kıvrımlarla Amalfi sahilinize varıyoruz. Kıvrım dediysem hiç hafife almayın; tam u-dönüşü tadında rampalı yollardan bahsediyoruz. Buna rağmen high season’da olmamamızın tek avantajı fazla zorlanmadan pahalı da olsa otopark bulmanın kolaylığı oldu sanırım.
Amalfi
Bir koy etrafında yükselen Amalfi’de tipik İtalyan kafeleri ile çevrilmiş bir meydan ve meydana hakim merdivenlerin başında yükselen kathedralden bahsediyoruz. Meydandan yamaca doğru uzanan dar ara sokaklarda ise bol bol turistik eşya satan dükkanları inceleyebilirsiniz. Devasa limonları ve bu limonlardan yapılmış eşya/limoncello/dondurmayı deneyimlemeden uzaklaşmayın lütfen. Denize girilmeyen bir mevsimde geriye kalan yapabileceğiniz tek şey güzel bir masaya oturup pizzaların, şarapların, tatlıların keyfini çıkarıp gelen geçeni izlemek. Alternatif olarak panini ve şarabınızı alıp iskelede oturup şehiri izleyerek de anın tadını çıkarabilirsiniz. Biz bunu fotoğraf çekmek için denize doğru yürüdüğümüzde keşfedebildik.
Positano
İçtiğimiz şarap bizi sarhoş etmemişti ama Positano yolunda daha da kıvrımlaşan yol bizi biraz çarpmıştı. Vardığımızda karşılaştığımız Positano manzarası mı, yol mu, şarap mı bilinmez Güney İtalya kıyılarındaki vurgunlarımız devam ediyordu. Park edip merdivenli, dar ve kıvrımlı yollardan sahile doğru yürürken sanat galerileri bize eşlik ediyordu.
Positano’nun benim gözümde diğer koylardan daha farklı bir ruhu olduğu hissi oluştu. Sanki kendine yaklaştırmayan ürkek ama bir o kadar da cool bir havası vardı. Merdivenli yokuşlar sizi önce yine bir kathedrale daha sonra da sahile indiriyor. Burada oturup içkinizi yudumlayıp dik yamaçlardaki renkli evlerden oluşan tablo gibi manzarayı izleyebilirsiniz. Gitmeden önce aldığımız tavsiyeler Positano’yu mutlaka gece ışıkları ile görmemiz gerektiğiydi. Ancak tembel tatilinin başkenti olan bölgede daha fazla zaman harcamayıp gece de konaklayacağımız Sorrento’ya doğru yola çıktık.
Sorrento
Sorrento nispeten diğer koylara göre daha büyük bir şehir. Zamanınızı mahalle büyüklüğündeki şehirlerde geçirirken ara bir soluk gibi geldi bize. İstanbul’un bir ilçesinden bile çok çok küçük olmasına rağmen saatler sonra gördüğümüz en büyük hareketlilikti otelimizin de bulunduğu Piazza Tasso bölgesi.
Sorrento’yu tercih ediş sebeplerimizin başında Capri adasına en kısa mesafede bulunması yatıyordu. Ertesi gün Capri’ye gidene kadar buranın keyfini çıkarırız diye düşündük. Akdenize falezlerin üzerinden bakan bir mekanda hem akşam yemeğimizi yiyip hem de gün batımını izledik. Dik falezler güneş ışınlarının şehrin üzerinden erken çekilmesine sebep oluyor bunu keşfettik. Sonra yine meydana dönüp içkilerimizi yudumlamaya devam ettik. Yani tembel tatilinin başkentindeki gece eğlencemize:)
O gece içkilerimizi içerken bastıran yağmurun ertesi günkü Capri programımızı sarsma ihitmalini o an düşünmeden meydanın tadını çıkardık…