Lüks Şirinler Şehiri: Dubai
Hem yapacak bir şeyin olmadığı hem de yapacak birçok şeyin olduğu zıtlıklar şehiri neresi derseniz, işte orası Dubai derim. Sıcakta üşümeyi, zenginlikte fakirliği, kısıtlar içinde özgürlüğü, kuraklığın ortasındaki varlıkları birarada görebileceğiniz ayrı bir dünya orası.
“Burka’lar sarmış dört bir yanımı” durumu beklerken sarışın renkli gözlü Avrupalılar ile çevrelendik bu dört gün boyunca. Bu seferki gidişim ya üç sene öncesindeki gibi dini bir bayrama denk gelmeyişinden ya da son 3 yılda bu bölgeye daha çok Avrupalı çekme gayretine girdiklerinden olabilir, neredeyse Arap Yarımadası’nda olduğumu unutacaktım.
Dubai genelde uçuşlar için aktarma bölgesi olduğundan uçaklar buraya garip saatlerde varabiliyor. Biz de sabahın çok erken saatlerinde vardık ve ilk iş olarak JBR’da kahvaltı için Eggspectation’da bulduk kendimizi. Amerika, Kanada ve Hindistan’dan başka tek şube Dubai’de yer alıyor. Menüde omlet çeşitleri içerisinde yok yok. Özellikle Türklerin yurtdışında yaşadığı kahvaltı zorluğuna alternatif çok güzel bir mekan.
İlk günümüzü biraz daha gezelim görelim tadında geçirirken Palmiye’deki Fairmont Hotel’de bir şeyler içmek için durakladık. Denize girmek için özel plaj arıyorsanız ideal noktalardan bir tanesi burası olabilir. Dubai’de alkol satışı restaurantlarda yasak olduğundan en popüler restaurantlar da otellerin içerisinde yer alıyor. Akşam için Souk Madinat Jumeirah otelinin içindeki The Meat Co’yu tercih ettik. Etler oldukça lezzetli olmasına rağmen yine aynı otelin içerisinde bulunan ve daha önceki gelişimde gittiğim İran mutfağının temsilcisi Anar bana daha otantik gelmişti. Eğer geceye devam etmek istiyorsanız bizim gibi Jumeirah Beach Hotel’in çatısındaki Uptown Bar’da şehrin ışıklarını izleyebilirsiniz.
Dubai’ye gittiğiniz zaman alışveriş merkezlerinde gezmek dışındaki alternatiflerinizden biri çölde safariye gitmek. Biz aldığımız öneriyle gün batımı turuna katıldık. Öğleden sonra sizi jiplerle şehir merkezinden alıyorlar. 1 saatlik bir yolculuğun ardından sadece şeyh ve ailesinin ve bir de tur şirketinin girebildiği araziye vardığınızda önce jiplerin lastiklerinin havasını kumda rahatça gidebilmesi için indiriyorlar. İlk şahin gösterisini izliyorsunuz, akabinde tekrar yola çıkıp kum tepelerinin arasından eğlenceli bir sürüş başlıyor. Akşam yemeğini alacağınız kampa varmadan kum tepelerinin birinde gün batımını izlemek ve fotoğraf çektirmek için mola veriliyor. Son olarak kamp alanına vardığınızda önce sizi develere bindirip fotoğrafınızı çekiyorlar. İsteyenler yine gözleri kapatılmış şahini koluna alıp pozlar veriyor. Kamp alanının içinde açık büfelerden yemeğinizi alıp yer masalarında yemeğinizi yiyebiliyorsunuz. Yine isteyenler burkalar giyip fotoğraf çektirebiliyor ya da eline,koluna geçici kına dövmeleri yaptırabiliyorlar. Yemeğin ardından dansöz şovu ve 5 dakikalık kampın ışıklarının kapatılmasıyla çölün ortasında yıldızları izleyerek gece sona eriyor.
Ve tabi Burj Khalifa… Dünyanın şimdilik en yüksek binası. Toplam 200 küsur katlı binanın turist olarak en fazla 124. katına çıkarak tüm şehiri izlemek istiyorsanız biletinizi muhakkak gitmeden önce internetten almalısınız. Biz hem gündüz hem gece görünümü için öğleden sonraki saatlere bilet almak istediysek de mümkün olmadı. Binanın altında çok büyük bir alışveriş merkezi yer alıyor, bir de onu çevreleyen devasa havuz.
Akşam 18:00den sonra havuzda her yarım saatte bir su gösterisi yapılıyor. Geçen seferden farklı olarak bu sefer gösteriyi The Palace otelinin içerisindeki Thiptara Thai restaurantından izledik. Hem yemekler şahaneydi hem de gösteriyi birkaç defa izleme fırsatımız oldu. Eğer yine geceye devam etmek isterseniz hemen yandaki The Address Hotel’in içindeki Calabar lounge’da takılabilirsiniz. Hem ferah hem de şık bir yer.
Dubai’ye gidip denize girmemek olmaz tabiki. JBR’da halka açık plajda kumlara uzanabildiğiniz gibi herhangi bir otelin plajını da kullanabilirsiniz. Ekim ayı sonunda bile deniz çorba gibi sıcak. Suya girdiğiniz için serinlik hissetmiyorsunuz ama güneşin altında oturmaktan daha eğlenceli gelebiliyor. Kabasakal’ın deyimi ve gözlemiyle o sıcakta kimse kulaç atıp yüzmüyor, herkes suda çimiyor. Kasım, Aralık ya da ilkbahar ayları deniz açısından daha eğlenceli olabilir.
İki seferdir gidip de yapmayı beceremediğim şeylerden biri Abu Dhabi’ye günübirlik gitmek ve ikincisi Dubai’de old town olan Bur Dubai pazarlarını, müze ve çevresini gezmek. Bunlara ek olarak ilgi duyanlar dalmaya, skydiving’e, Emirates Mall’un içerisindeki suni kayak merkezinde kaymaya ya da golf oynamaya gidebilirler. Öyle ki Dubai Mall’da Nike’ın sadece golf malzemeleri sattığı ayrı bir mağazası bile bulunuyor. Alışveriş merkezleri sadece marka olarak bildiğimiz markaların büyük mağazaları ve dünyanın dört bir yanında meşhur olmuş restaurant zincirlerinin şubeleri ile donatılmış.
İnsan Dubai’de vakit geçirirken bir tarih, bir kültür kalıntısı görmeyi arzu etmiyor değil ya da en ufak bir yeşil alana aç kalmıyor değilsiniz. Ancak lüks, konfor ve bolluğa yine insanoğlu o kadar çabuk alışıyorki o lüks şirinler şehirinde Tatlı bir Rüya’da mutlu mesut yaşayıp gidiyorlar.
TheIstanbuler 
