TheIstanbuler

Ibiza

Atraksiyonsuzluğun içindeki atraksiyon sanırım Ibiza için en doğru tanım olur. İspanyolların deyimiyle Eivissa!

Tamam kabul ediyorum, Barcelona’da evlendikten sonra kısa bir balayı yapmamız gerektiği için Balearic Adalarını seçmiş ve oraya kadar gitmişken Ibiza’yı görmeden dönmek olmaz mantığıyla yola çıkmış olabiliriz. Hatta bütün koşturmanın ortasında gezilmesi görülmesi gereken yerlere bile hazırlanamadan kendimizi akışa bırakmış da olabiliriz. Ancak gece hayatı dışında çok da bir numarası olmayan Ibiza’da asıl sezonun Haziran sonunda başladığını, dünyaca ünlü Dj’lerin bu tarihten sonra adaya ayak bastıklarını yol kenarlarındaki gece kulubü reklam panolarından görmek biraz canımızı sıkmış olabilir.

Negatif bir giriş yaptığıma bakmayın. Her ne kadar dünyaya yayılmış bir şanı olsa da, beklentilerimiz çok yüksek olmadığından, ada için anlatılmaya değer anılarımızı biriktirmeden dönmedik. (Çünkü dönmeden önce ve daha uzun bir zamanı Mallorca’ya ayırmıştık. İyi ki de öyle yapmışız ama bu bir sonraki yazının konusu…)

Eğlencenin yanında deniz tatili için de tercih ettiyseniz Ibiza’da keşfedilmeyi bekleyen birçok koy ve her tip eğlence/dinlenme anlayışına uygun plaj mevcut. Eğlence ağırlıklı denize girme aktivitesi ve happy hour’lar için en çok tercih edilen bölge Playa d’en Bossa. Denizi mükemmel değil ancak gençlerin en çok tercih ettiği bölgelerden bir tanesi. Biz buradaki happy hour’ları deneyimlemek için bir akşam üstümüzü Bora Bora Beach’te geçirdik.

Beach derken Türkiye’dekilerle kıyaslanamayacak kadar ortalama bir mekan olmasına rağmen oldukça rağbet gören yerlerden bir tanesi. Bu bölgede yer alan Ushuasia ve Hard Rock otellerinin de beach partilerinin ünü almış yürümüş durumda. Benim hava muhalefeti nedeniyle gidemediğim için aklımda kalan tek plaj ise Blue Marlin’di. Ancak özellikle sezonda gidiyorsanız mutlaka rezervasyon yaptırmanızda fayda olurmuş.

Seyahatiniz boyunca daha sessiz sakin bir koy tercih etmek istiyorum dediğiniz bir gününüz olursa adanın biraz daha kuzeyindeki Cala San Vicente’yi tercih edebilirsiniz. Yemek yiyebileceğiniz bir iki restaurantı ve plajda şezlong ve şemsiye kiralama şansınız bulunuyor.

Yine bütün bir gününüzü geçirebileceğiniz ya da eğer çok vaktiniz yoksa akşamüstü organizasyonu için Sant Antoni’deki Cafe Del Mar ya da Cafe Mambo’ya gidip 22:30a kadar süren gün batımını akşam yemeğiniz eşliğinde izleyebilirsiniz. Ortam belirli bir saatten sonra açık hava bar ve eğlence ortamına dönüşüyor. Bir rivayete göre bu bölge Chill Out müziğin de doğduğu yer.

mambo

Formentera Adası 

Aldığımız öneri bu adanın Uzak doğu sahillerinden farksız koyları olduğu yönünde olduğu için ve Ibiza’da biraz da hayal kırıklığı yaşayınca biz bir bütün günümüzü 45 dakikalık feribot yolculuğu mesafesinde olan Formentera adasına ayırmaya karar verdik. Ve koy koy dolaşıp adayı keşfetmek istediğimiz için de arabayı yanımıza aldık.

Gerçekten beyaz kumlar ve neredeyse beyaza yakın cam gibi denizin olduğu adada en beğendiğimiz bölge ise Playa de Ses Illetes oldu. Doğal tuz havuzlarının arasından ilerleyerek ulaştığınız milli parkın içinde bir çok koy bulunuyor ve koylar arasında yürüyerek beğendiğiniz bir tanesini seçebiliyorsunuz. Bazılarında şezlong ve şemsiye kiralama imkanı ve yemek yiyebileceğiniz restaurantlar bulunduğu gibi bazıları tamamen doğal ortamdan oluşuyor.

Adanın diğer koyları bu kadar çekici olmadığı için arabayla geçmek yerine limana birkaç km mesafedeki bu parka taksi aracılığı ile de gidebilirsiniz.

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Twitter picture

You are commenting using your Twitter account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s

Enter your email address to follow this blog and receive notifications of new posts by email.

%d bloggers like this: